<img alt="" height="300" src="/haberler/HaberResimleri/EZ5B4992%281%29.JPG" width="300" style="BORDER: 0px solid; ">

  Suriyeliler’e eğitim İAÜ’de masaya yatırıldı.

  İstanbul Aydın Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Birleşmiş Milletler UNESCO Sürdürülebilir Barış İçin Eğitim Kürsüsü ve Mavi Hilal Vakfı işbirliğiyle Suriyeli genç sığınmacıların Türkiye’de eğitim alanında yaşadıkları sorunları masaya yatırdı.


Suriyeli sığınmacılar ve göç üzerine araştırmalar yapan İAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülay Uğur Yüksel, Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Mülteci Hakları Çalışma Grubu Üyesi Zehra Sağlam, Trakya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Mustafa El Hatip ve Suriyeli lisesi öğrencisi Nureddin El Nursi etkinliğe konuşmacı olarak katıldı. Suriye’de yaşanan savaşın bir insani krize dönüştüğüne işaret edilen konferansta, Türkiye’de yaşayan Suriyeli gençlerin 2011’den bu yana eğitim konusunda yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekildi ve kayıp nesillerin oluşmaması için özellikle eğitim alanında yapılması gerekenler uzmanlar eşliğinde ele alındı. Konferansta konuşan İAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülay Uğur Yüksel, “Suriyeli Genç Mültecilerin Uyumu” adlı çalışmasında Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki durumu ve ülkemizde karşılaştıkları problemlere ilişkin veriler paylaştı. Türkiye Göç İdaresi’nin verilerine göre 2011’den bu yana Türkiye’ye sığınmacı olarak giren ve geçici koruma kapsamında bulunan 2 milyon 769 bin 991 Suriyeli göçmen olduğunu belirten Yüksel, bunların sadece 255 bin 922’sinin Geçici Barınma Merkezleri’nde kaldığına işaret etti. Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki dağılımlarına bakıldığında ise en fazla mültecinin 413 bin kişi ile İstanbul’da olduğu bilgisini verdi ve İstanbul’u sırasıyla Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis ve Mardin’in izlediğini aktardı. Türkiye’deki 10 Suriyeli çocuktan 6’sı okula gitmiyor Sayıları her geçen gün artan Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki yaşam kalitelerinin, eğitim, sağlık ve istihdam üzerindeki etkilerinin akademinin de tartışma konusu olduğuna vurgu yapan Yüksel, Türkiye’de okul çağında olan 834 bin 833 Suriyeli çocuktan sadece 311 bin 256’sının eğitim görebildiğini söyledi. Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki Suriyeli öğrencilerin okullaşma oranının en yüksek yüzde 66 ile ilkokul seviyesinde iken, lise seviyesindeki oranın yüzde 12’de kaldığını ifade etti. Mülteci kampları içinde kalan Suriyeli çocukların eğitime katılma oranının, kamp dışında kalan çocuklara kıyasla daha yüksek olduğunu belirten Yüksel, kamp içinde 82 bin çocuğun, kamp dışında ise 166 bin çocuğun okula gittiğini söyledi. Suriyeli çocuklar için eğitim alternatifleri Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocukların eğitim konusundaki iki alternatifi olduğuna değinen Yüksel, Suriyeli çocukların “Geçici Koruma Statüsü”nde Türk vatandaşları gibi devlet okullarına ücretsiz kaydedilebilirken, ikinci alternatif olarak sunulan “Geçici Eğitim Merkezleri”nde ise kayıtların 2016 yılı itibariyle durdurulduğu ve hükümetin her Suriyeli öğrencinin devlet okullarında eğitim görmesi için çalışma başlattığına işaret etti. Yüksel, Türkiye’de her bölgede bulunan ve eğitim dili Arapça olan “Geçici Eğitim Merkezleri”nde Suriye müfredatına göre eğitim verildiğini ve Suriyeli öğretmenlerin UNICEF’in desteğiyle maaşlı olarak çalıştığını belirtirken, mülteci çocuklarının bu okullara kaydının bağış yapmaları karşılığında gerçekleştiğini söyledi. Devlet okullarında ise Suriyeli çocuklar için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenler tarafından müfredata uygun olarak Türkçe ve imam hatip liselerinde Arapça ile ücretsiz eğitimler verildiğini paylaştı. Suriyeli çocukların eğitim servis ücretleri ve kırtasiye masraflarının ödenememesinin Suriyeli çocukların eğitiminde bir engel olduğunu kaydeden Yüksel, okula gitmeyen Suriyeli çocukların merdivenaltı işletmelerde uzun saatler çalıştırılmasını da bir diğer önemli sorun olarak ortaya koydu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Suriyeli çocuk işçilerin önüne geçmek için Sultanbeyli’de pilot bir çalışma başlattığını belirten Yüksel, Suriyeli ailelere çocukların çalışmaması karşılığında belli bir miktar para ödendiğini kaydetti. Suriyeli çocukların eğitimi için öneriler Yrd. Doç. Dr. Gülay Uğur Yüksel, Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocukların eğitimden yoksun bırakılmaması için yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı: “Suriyeli mülteci ailelere nakit para desteği verilmesi önemli. Mülteci sorununun yaşandığı illerde yeni okul binalar yapılması ve mevcut okullar tadil edilmeli. Suriyeli çocuklara eğitim materyali sağlanmalı ve okulda beslenme imkanı sunulmalı. Kültürel, dilsel ve bilişsel boyutlarda bilgi sahibi olmaları için eğiticilerin de eğitimi şart. Öğrenme ve öğretme tekniklerinin geliştirilmesine dönük imkanlar sağlanmalı. Toplumsal uyumun gerçekleşmesi için öğretmen ve öğrencilere psiko-sosyal destek verilmeli. Okullarda şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi için ailelerle okul arasında iletişim kurulması ve toplumsal uyum faaliyetlerinin yürütülmesi gerekiyor. Suriyeli çocukların ve gençlerin eğitime kazandırılması için burs imkanlarının artırılmasına ihtiyaç var. Geçici koruma statüsüyle gelen eğitim haklarını kazanabilmeleri ve bu haklarından yararlanabilmeleri için toplumun bu gençleri ve çocukları tanıması ve kimliklerini kabul etmesi gerekiyor. Bu bağlamda iletişim, konuşma, psiko-sosyal destek ve uyum faaliyetleri önemli.” “Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’in hukuki statüsü ne?” Konferansta konuşan Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Mülteci Hakları Çalışma Grubu Üyesi Zehra Sağlam ise, Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilerin hukuki statüleri, eğitimdeki hakları ve sorunlarına ilişkin bilgi verdi. Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’in “mülteci”, “sığınmacı”, “misafir” veya “vatandaş” olarak görülebilmeleri için hukuki bir dayanağın olması gerektiğine dikkat çeken Sağlam, ülkemizde bulunan Suriyeliler’in hukuki statülerinin tam olarak netleştirilmediğinin altını çizdi. Yasal haklara erişim sıkıntısı Suriye’den Türkiye’ye gelen insanların eğitim, adalet ve sağlık hizmetleri almaları, sosyal yardımlar ve tercüman hizmetlerinden yararlanmaları için yeni bir yasa çıkarıldığını belirten Sağlam, Türkiye’deki Suriyeliler’in yaşadıkları en büyük sorunun, yasanın belirlediği hakların nasıl kullanılacağıyla ilgili bilgi eksikliği olduğunu söyledi. Eğitim hakkı konusunda da doğru, gerçek ve hızlı bilgiye ulaşmakta sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Zehra Sağlam, ilköğretim çağından üniversiteye kadar MEB ve YÖK’ün bu konuda sorumlu kuruluşlar olduğunun altını çizdi. “Suriyeli aileler asimilasyon endişesi yaşıyor” Suriyeli ailelerin çocuklarının Türk okullarında asimile olabilecekleri endişesi yaşadıklarını belirten Sağlam, sorunun 10-15 yıl içinde çözümünün zor olduğu dikkate alındığında çatışmayı, ayrımcılığı azaltmak ve entegre olmayı sağlamak için eğitime yönelik çalışmalar gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaptı. MEB’in 3 yıl içinde Geçici Eğitim Merkezleri’ni sonlandırmayı ve bunların yerine eğitimin devlet okullarında verilmesi konusunda çalışmalar içinde olduğunu dile getirdi ve 2016 itibariyle 1’inci, 5’inci ve 9’uncu sınıflardaki kayıtların doğrudan Türk okullarına yapılmasının zorunlu olmaya başladığı bilgisini paylaştı. Yükseköğrenim bursları konusunda da sıkıntılar yaşandığını belirten Sağlam, BM’nin Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı aracılığıyla yürüttüğü burs programının 4 yıllık eğitimleri kapsadığını, bunun ‘eczacılık’ ve ‘tıp’ gibi bölümlerdeki eğitimleri kapsamamasının sıkıntılı olduğuna işaret etti. Suriyeli çocukların okula yönlendirilememesinin ‘kayıp nesiller’ yaratacağına dikkat çeken Sağlam, “Çocukları eğitim sisteminin içine dahil edemezsek, bir nesli değil nesilleri kaybederiz. Çünkü eğitim almayan bir neslin, çocuklarını da eğitime yönlendirmesi çok zor olacak. Bu da ‘erken evlilik’ ve ‘çocuk işçilik’ gibi yeni sıkıntıları da beraberinde getirecek. Bu konuda BM, bir takım örgütlerle, özellikle ailelerin maddi olarak desteklenmesiyle, çocukların okula devam etmesini sağlayacak çalışmalar yürütüyor. Asıl mesele, Aile içinde olan her bireyin, özellikle kadınların eğitime dahil edilmesi ve eğitim imkanından faydalanması” dedi. “Babama verdiğimi sözü tutmak istiyorum” Sunumların ardından Türkiye’de eğitim gören Suriyeli öğrenciler de Türkiye’de yaşadıkları deneyimleri paylaştı. İmam hatip lisesinde 12’nci sınıfta eğitim gören Suriyeli lise öğrencisi Nureddin El Nursi, eğitim sistemine dahil oluncaya kadar yaşadığı sıkıntıları anlattı. Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle babasını kaybettikten sonra 3 kardeşi ve annesiyle yeni bir hayata başlamak için Türkiye’ye gelen Nursi, babasının vasiyetiyle okula devam etmek istese de bunun o kadar da kolay bir süreç olmadığını bizzat deneyimlediğini aktardı. Suriye’den kaçarken evlerinin yıkıldığını ve birçok eşyaları gibi evraklarını da yıkım sırasında kaybettiğini belirten Nursi, Türkiye’de hem okula kabul konusunda hem de iş bulma konusunda büyük sıkıntılar yaşadığını dile getirdi. Suriye’de aldığı diplomasının, özel okullar dahil Türkiye’deki hiçbir okul tarafından kabul görmediğini belirten Nursi, umutsuzluğa kapılıp Suriye’ye geri döndüğünü, daha sonra yeniden Türkiye’ye geldiğini ve başvuru yaptıktan sonra kabul edildiğini söyledi. Vize sorununu da çözdüğünü belirten Nursi, Türkçeyi öğrenmek için çok çaba gösterdiğini anlattı ve “Ben sadece, babama verdiğim sözü tutup eğitim hayatıma devam etmek istiyorum” diye konuştu.

Yayınlandı:
25.11.2016

Kategori:
Etkinlik

Alt Kategori:
Konferans

Birim:
TEKNOLOJİ TRANSFER VE PROJE YÖNETİMİ OFİSİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (TTPYO)

Departman:
GENEL SEKRETERLİK

  No