ASAM Toplantısı

İ.A.Ü. TARMER MÜDÜRÜ PROF. DR. MUSTAFA SÂİM YEPREM 

AVRASYABİR VAKFI’NDA (ASAM) SEÇKİN BİR TOPLULUĞA 

“21. YÜZYILDA DîNî METİNLERİN ALGILANIŞ BİÇİMİ” 

KONULU BİR KONFERANS VERDİ...


asam.jpg


Avrasyabir Vakfı (ASAM) tarafından düzenlenen “21. Yüzyılda Dini Metinlerin Algılanış Biçimi” konulu konferansta İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (İ.A.Ü. TARMER) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Saim YEPREM konuşmacı olarak katıldı. Yeprem; Matüridilik karşısında el-Kaide, Taliban, Selefilik, Işid gibi konuların ele alındığı konferansta bugün ortadoğuda görülen dînî kaynaklı siyasî kaos ortamını değerlendirdi.

Tarihi metinleri algılamanın ve yorumlamanın önemine değinen Yeprem, Kuran metnini günümüz şartlarında nasıl anlayacağımızın hayati değerini anlattı. 23 senede tamamlanan Kuran-ı Kerim’in, o gün yaşanan olaylara ait (sebeb-i nüzul) çözümler ve prensipler içeren parçalar (ayetler ve sureler) halinde Hz. Peygambere vahiy yoluyla indirildiğini söyleyen Yeprem; tarihi seyir içinde islam alimlerinin bu âyetlerin bağlamları ile birlikte gayelerini de (makasıd) esas alarak geliştirdikleri sistemlerin karakterinin “hayatın içinden, hayatla birlikte, hayata paralel,  ampirik, realist ve hatta materyalist”  formülüyle özetlenebileceğini belirtti.

İmam Gazzali’nin eserlerine de değinen Yeprem, bazı çevrelerin “Gazzali Türkleri kötülemiştir” ifadelerinin yanlış bir algılama olduğunu, bu değerlendirmenin dönemin büyük bir terör örgütü lideri olan Batıni Hasan Sabbah’ın Türk kökenli fedayi korumalarına ait bir değerlendirme olduğunu, diğer Türk topluluklarının kastedilmediğini açıkladı. Bu sebeple, Gazzali’yi iyi anlayabilmek için bütün eserlerinin özellikle kronolojik sıra takip edilerek okunması gerektiğinin ancak o zaman doğru anlaşılabilir olacağının altını çizdi. Çünkü Gazzali hayatı boyunca yazdığı eserlerin bir çoğunda daha önce açıkladığı fikirlerinden vazgeçmiş daha sonraki eserlerinde tashih etmiştir.

Hadis konusunun da altını çizen Yeprem, Gazzali’ye göre Hadis’in bizzat Hz. Peygamberin mübarek ağzından çıkan sözler olduğunu, bizzat onu dinleyen Sahabe için geçerli bir anlam taşıdığını, bu yüzden bu tarzdaki Hadislerin inkar edilemeyeceğini, hiçbir Müslümanın Peygamberin hadisini göz ardı edemeyeceğini belirtti. Ancak bizzat peygamberi dinlememiş olan sonraki nesiller için söz konusu olan rivayetlerdir. Yani Hz. Peygambere nisbet edilen sözler ve davranışlardır. Rivayetlerin Peygamber Efendimiz (s.a.v) den çıkmış olma ihtimali olduğu kadar , ondan çıkmamış olması ihtimali üzerinde de durarak, bu konudaki detaylı bilginin Gazzali’nin el-Mustasfa  isimli, hayatının en son eserinde bulunduğunu söyledi.


                                                                     “EHL-İ KIBLEYİ TEKFÎR ETMEK CÂİZ DEĞİLDİR.”


Konuşmasında tekfir konusuna değinen Yeprem, bu ifadenin Talibanın, El Kaidenin, Selefiliğin Vahhabiliğin ve Işidin bol miktarda kullandıkları bir kavram olduğunu belirtti.

Tekfir etmek demek “ben mü’minim diyen birine sen mümin değil kâfirsin” hükmünü vermektir.

Başta İmam Azam Ebu Hanife olmak üzere İmam Matüridi, “Biz ehl-i Kıble’den hiçbir kimseyi tekfir etmeyiz” ifadesini kullandıklarını, hatta “Ehl-i Kıble’yi tekfir eden tekfir olunur” kaidesinin bulunduğunu, “lüzumu küfür küfür değil, iltizamı küfür küfürdür” kaidesinin meşhur olduğunu, yani “bir sözden veya bir davranıştan küfür sonucunun çıkarılması önemli değildir, önemli olan o şahsın bizzat küfrü isteyerek ve kasdederek yapmasıdır” kaidesi esastır.


                                                      “KİMİN KÂFİR KİMİN MÜ’MİN OLDUĞU BİLGİSİ SADECE ALLÂH’A AİTTİR!”


Tekbir getirilerek baş kesme olayının tarihte haricilikte bulunduğunu açıklayan Yeprem, Taliban’ın da, El Kaide’nin de, Işid’in de yaptığının tarihteki Haricilik uygulamalarına benzediğini vurguladı. Yoğun ilgi ile takip edilen konferansta soruların yanıtlanmasıyla konferans son buldu.

Programı İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN..!

güncelleme: 8.3.2017 09:44