'Kültür ve Farklılık' Konferansı


25 ŞUBAT 2016 TARİHİNDE

PROF. DR. YURDAGÜL MEHMEDOĞLU 

ve 

ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ HAYRİ GÜZEL’İN KONUŞMACI OLDUĞU  

"FARKLILIĞIN DAVETİ OLARAK KÜLTÜR" İSİMLİ

KONFERANS DÜZENLENMİŞTİR.


ff.jpg
 

Sn. Prof. Dr. Mustafa Saim YEPREM’ de konuşmacı olarak katkı sunduğu etkinlikte,
"kültür ve insan arasındaki kuvvetli bağ",
akıcı bir anlatımla izleyicilere aktarılmıştır.

Öğrenciler konferansın son bölümünde konuşmacılara sorular yöneltmişler
ve konferans kapanışında 
İ.A.Ü TARMER Müdürü Sn. Prof. Dr. Mustafa Sâim YEPREM tarafından
katılımcılara plaket takdim edilmiştir...

F3-vert.jpg



FARKLILIĞIN DAVETİ OLARAK KÜLTÜR


Kültür kavramı farklı disiplinlerde faklı tanımlanabilir ve farklı bakış açılarına sahip olduğumuzda farklı kültür algılamaları oluşabilir. Bunların içerisinden biz “Kültür” den varoluşumuzun bütününü etkileyen bir “olma” hali olarak söz edeceğiz. Bu bakış açımız varoluşu ve varoluşun farklılıklarını önceleyen bir bakış açısıdır. Kültürün ontolojik tabiatınında farklılıklar üzerine kurulmuş olması bizi buluşturmaktadır. Kültür farklılıklarının da oluşma sebebi insanın varoluşunun farklı olmasıdır. Bu varoluşsal farklılık hem kültürleri oluşturmaya hem de ondan etkilenmeye imkân vermektedir. İnsan daima bu farklılıklara açık olmalı ve bu farklılığı zenginliğe dönüştürebilmelidir. Bu farklılığa da hürmet etmemiz gerekmektedir. Bizim bütün dilleri tek dile indirme ve tek kültürde birleştirme gibi bir donanımımız bulunmamaktadır.

Kültür, içerdiği dönüşüm imkânı, karakter eğitimi ve kişisel gelişim vurguları ile bizim için bir anahtar işlevi görür. Kültür yalnızca tarihsel olarak zihnin evrensele yükselmesi süreci olarak anlaşılmaz, o aynı zamanda, insanın içinde hareket ettiği bir unsurdur ve bir mekândır.
Bir ‘dönüşüm’ hadisesi olarak baktığımızda, ‘kültür’ kavramı bize dönüşümün imkânı açısından önemli bir anlam aralığı sunmaktadır. ‘Kültür’le sözü edilen şey ‘oluş’a giden bir şeydir. ‘Kültür’de kişi, onunla ve onun içinde şekillenerek kendisi haline gelir. ‘Kültür’ insanın insaniyetini gerçekleştirdiği ilkeler bütünü diyebiliriz.

Farklı olana “müsamaha” etmeyi, farklı olana “katlanmayı” ifade eden bu anlamda kültürel mensubiyetler arsında eşitliği değil, bir kültür üstünlüğüne dayalı hiyerarşik yaklaşımı bünyesinde barındıran “hoşgörü” anlayışına karşı kültürel kimliklerin eşdeğer saygı esasına göre değerlendirildiği; kültürel kimliklerin “tanı(n)ması” esas olmalıdır. Tanı(n)mamak ya da yanlış tanı(n)mak bir kimseyi yanlış, çarpıtılmış ve aşağı konuma itilmiş bir varoluş tarzı içine hapsetmek suretiyle zarar verebilir ve bir baskı biçimi olabilir. Bu açıdan bakıldığında yanlış tanınma gereken saygının gösterilmediğini belirtmekle kalmıyor. Varlıklarının hak ettikleri biçimde tanınması, insanlara gösterilmesi gereken saygının gereği olmakla kalmaz, bu aynı zamanda insani bir gereksinimdir.

Burada bana özgü olan ve benim içimde keşfettiğim bir kimlikten bireyselleşmiş kimlikten söz edeceğiz. Kişinin kendi iç dünyasındaki ahlaki hesaplaşmanın bir ürünü olan bu bireysel kimlik, tek başına bireyin “monolojik” olarak değil, başkalarıyla “diyolojik” olarak oluşturduğu, dinamik, sürekli yeniden kurulan değişme potansiyeli içeren bir “oluşum” sürecidir. Var oluşumuzu bütün boyutlarıyla etkileyen bir “olma” halidir.

Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu, Arş. Gör. Hayri GÜZEL
"Farklılığın Daveti Olarak Kültür Konferansı"nın 


güncelleme: 2.3.2017 13:21