Dijital Dönüşüm ve Toplumsal Etkileri Çalıştayı

İAÜ Toplumsal Araştırmalar 

Uygulama ve Araştırma Merkezi (TARMER) İle

İAÜ Yeni Medya Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin

ortaklaşa düzenlediği

DİJİTAL DÖNÜŞÜM

ve

TOPLUMSAL ETKİLERİ ÇALIŞTAYI;

11 Ekim 2017'de

İstanbul Aydın Üniversitesi'nde yapıldı…


EZ5B1579.JPG 


İstanbul'dan ve İstanbul dışından çalıştaya iştirak eden 40 konuşmacının açılımları ile tüm gün devam eden etkinliğin ilk oturumunda; "Dijital Dönüşüm, Dijital Kültür' (Tekno-Kültür) Nedir?", "Dijital Dönüşüm Hayatımızın Neresinde?", "Dijital Dönüşüme Ayak Uydurmama Şansımız Var mı?", "Bilgi Toplumu'ndan 'Tüketim Toplumu'na Bir Geçiş mi, Yoksa Düşüş' mü Yaşıyoruz?", "Analog Dünya'dan 'Dijital Dünya'ya Geçerek Çağ Atladık mı?", "Dijital Dönüşüm Süreci'nden İşlevsel Bir Mantıkla Yararlanabiliyor muyuz?" gibi konular konuşuldu.

Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı ve Akademisyen Sn. İsmail Hakkı Polat'ın yaklaşık 30 dakikalık giriş sunumunun akabinde saat 13.00'e kadar devam eden ilk oturumdan sonra ise Uzman Psikolog ve Akademisyen Dr. Mehmet Dinç'in giriş sunumu gerçekleşti.

Bu ön sunumun akabinde müzakereci konukların üzerinden gittiği ana temalar ise şöyle oldu... "Dijital Dönüşüm Bizi de mi Dönüştürdü?", "Dijital Dönüşüm Ne Getirdi Ne Götürdü?", "Dijital Kültür, Dijital Hastalıklar ve Gelecek…"

 

EZ5B1665.JPG


Birinci oturumun ilk sunumunu gerçekleştiren Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat; yayın odaklı klasik medya ile birey/kullanıcı odaklı yeni medya arasındaki farklara, dijital dünyaya endeksli bir hayat yaşanıyor olmasının risklerine ve teknoloji-internet-veri üçlüsünün bir ortak kümesi olan "dijital dönüşüm" kavramına ilişkin açıklamalarda bulundu. Otonom araba, 3D yazıcı, bitcoin (dijital para) gibi gelişmelerin bizi getirdiği noktayı renkli slaytlar eşliğinde özetleyen Polat; "Dijital dönüşümde etkin bir noktayı yakalamanın üç altın kuralı; teknolojik üretim, dağıtım ve pazarlamada internet ağının işlevsel kullanımı ve veri odaklı yönetim modelidir." dedi.

Dijital kavramları teknoloji, uygulama ve kültür olarak sınıflandırmak durumunda olduğumuza da vurgu yapan İsmail Hakkı Polat; interdisipliner bir yapıyla çözüm aramanın kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.

İlk oturumda katkı yapan konuşmacılardan Sabahattin Zaim Üniversitesi'nden Sosyolog Dr. Nebiye Konuk ise; tüm bu hızlı dönüşüme rağmen 'insan faktörü'nün temele alınması gerektiğine dikkat çekerek, sanal zeminler üzerinden kimlik oluşturma süreçlerindeki problemlerin, medya okuryazarlığı ile ilgili eğitim eksikliğinden kaynaklandığını ifade etti. Ayrıca bu süreçte tüm hareketli görüntüye rağmen 'insanın yalnızlaşması' gibi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu ifade eden Konuk, dijital zemindeki hukûkî altyapı eksikliğinin de önemli bir nokta olduğuna dikkat çekti.

Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan, kapitalizmle birlikte ortaya çıkan sosyal medyada çocuk bedeninin kullanımı sorunundan bahsetti ve değerler alanını zora sokan hızlı bir dönüşümün olduğuna, ancak buna hazır bir altyapımızın henüz olmadığına dikkat çekti. Ayrıca kesinlikle sahada olunması gerektiği noktasına vurgu yapan Ercan, "Kendi teknolojisini üreten bir anlayışı benimsemeliyiz. Bugün kaç kişinin akıllı mobil teknoloji kullandığı, bizim için çok önemlidir. Çünkü dijital kültürü belirleyen, teknolojinin kendisidir. Dünyada şu anda 7.5 milyar insanın 5 milyar kişisi cep telefonu kullanıyor ve bunun da 3/1'i akıllı telefon! Yani yaklaşık 2.5 milyar kullanıcı, dijitalle bütünleşik yaşamaktadır." dedi.

Yapay zeka konusuna da değinen USMED Başkanı Ercan, "İnsan dehasına tek rakip, her geçen gün gelişen yapay zeka teknolojisidir. 2045 yılında üretilecek süper bilgisayar, ilk kez tüm insanlığın beyin kapasitesinden fazla olacak. Yani toplam kapasiteden! Ve insandan daha zeki robotlar, hayatın her alanına hakim olacak. Akıllı robotların değişim yaratacağı yedi alan ise üretim, dağıtım, güvenlik ve izleme (drone), tüketici ürünleri, fast-food, yaşlılar ve sürücüsüz araçlar olacak. Ve bugün Amerikalıların % 70'i bu süreçten endişeli." diyerek "Gelecekte akıllı robotlar insanların gereksiz ve yeteneksiz olduğuna karar verirse ne yapacağız?" sorusuna da yanıt aramamız gerektiğini ifade ederek Terminatör Filmi'nden örnek verdi.

Dijital İlişkiler Yöneticisi, 'Dijital Haçlı Seferleri' kitabının yazarı Okan Özbay ise 'bilişim', 'iletişim', 'eğitişim' ve 'yönetişim' şeklindeki dört bileşenden söz ederek; uygulama alanlarına bu temel kavramlar üzerinden açılmak gerektiğini belirtti.

Uluslararası boyutta iş dünyasına dönük etkin çalışmalarda bulunmuş olan Bilişim Uzmanı Bülent Bedir ise; "Teknoloji üretimini insan gerçekleştiriyor ve bizim ürettiğimiz teknoloji de bizi üretiyor!" diyerek M. McLuhan'ın 'Teknolojik Determinizm' olgusuna atıfta bulundu. Tüketimden ziyade 'üreten insan' noktasına odaklanmak gerektiğinin altını çizen Bedir, küresel dünyanın gerçeklerine dair somut örnekler de verdi…

Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir Yeler de teknolojiyi üretenin terminolojiyi belirlediğini ifade ederek emojinin animojiye dönüşmesinden söz etti.

Sosyal Medya ve Bilgi Teknolojileri Stratejileri Derneği Bşk. ve Stratejist Abdullah Çiftçi ise kültürel değişimin bir bütün olduğunu, dijital dünyanın da istihbarat temelli bir zemine doğru evrildiğini aktararak 'transhümanizm' kavramından söz etti. Küresel düzeni yönlendirenlerin insanı dönüştürerek bambaşka bir biçimde formatladıklarını ifade eden Çiftçi, "Dijital dünya; yeni bir devlet, yeni bir fıtrat!" diyerek bu realite karşısında etkin stratejiler üretmemiz gerektiğine vurgu yaptı.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğr. Gör. Sercan Çalbak da dijital zemindeki 'ölçülebilirlik' olgusundan ve bilgi artışından söz etti; insanın yaşadığı dijital gerçeğe bir biçimde uyumlanması gerektiğini belirterek "Yeni süreç, kendi ahlakını yaratacaktır." dedi.

TARMER Dâimî Danışma Kurulu Üyesi ve Biruni Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alive Mavili Aktaş ise mevcut sürecin ürkütücü olduğunu, yüz yüze iletişim gibi temel bir kültürü bloke ettiğini belirterek; somut olarak 'insan' problemi üzerine odaklanmamız gerektiğini dile getirdi.

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğr. Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Dağıtmaç da dijital dönüşüm ile ilgili devlet kanallarından birinde etkin bir mekanizma kurmak gerektiğini belirterek Mernis'ten örnek verdi. İçinde bulunduğumuz hızlı dönüşüm sürecinde kişilik bölünmesinin ve narsizmin arttığını ifade eden Dağıtmaç, "Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş Hocamıza katılıyorum, gerçekten de ürkütücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Açıkçası ben de sürecin götüreceği yerden endişe ediyorum. Zira dijital sistem, bizi bizden daha iyi bir tanıyan bir yapıdır!" dedi.  


EZ5B1649.JPG


Öğleden sonra yapılan ikinci oturumun ana sunumu ise Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mehmet Dinç tarafından yapıldı. Hızlı değişimin yarattığı zorluklardan, internet bağımlılığının artık hafife alınan bir olgu oluşundan ve mevcut dijitalleşme süreci içinde sık karşılaşılan duygu durumu bozukluklarından söz eden Dr. Mehmet Dinç; oyun, kumar, cinsellik gibi somut örnekler üzerinden gençliğin yüz yüze olduğu tehditleri özetledi.


BTU_8618.JPG


Hacettepe Üniversitesi Bilişim ve Enformasyon Teknolojileri Anabilim Dalı Bşk. Prof. Dr. Mutlu Binark ise yeni medyayı nasıl tanımladığımız hususu ile ilgili özet bir sunum yaptı ve bu alandaki çalışmaların mutlaka akademik bir araştırma ve bulgulara dayanması gerektiğine vurgu yaptı. "Bugün eski dediğimiz medya da bir zamanlar o günün koşullarına göre yeni idi." diyen Binark; bu farklı periyotlarla ilgili net çalışmalar yürütmek gerektiğine ve kapsayıcı kamu politilaları geliştirmek icap ettiğine de değindi.  

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Arun da 'yaşlılık' çalışmalarıyla ilgili olarak bilgi verdi ve sıkıntı doğuran bir 'kuşak ayrımcılığı'nın varlığından söz etti. Dijital dönüşüm sürecinde tüm kuşakları kucaklayacak kamu politikalarının üretilmesi gerektiğini belirten Arun; teknolojiyi kullanmayan yaşlılara ayırımcılık uygulandığını ve birçok hizmetten faydalanamama durumunun ortaya çıktığını ifade etti.

İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Prof. Dr. Hülya Yengin de iletişim alanındaki yeni çalışmaları özetleyerek, 1992 yılından sonraki eğitim politikalarına değindi. Yeni açılan bölümlerin artık dijital zeminle birebir bağlı olduğunu dile getiren Yenğin, İLEDAK (İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu) çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Ayrıca iletişim eğitimi akreditasyonunun zorunluluğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Hülya Yenğin; akademinin ve sektörün ihtiyacı olan nitelikli iletişimcilerin yetiştirilmesi için iletişim fakültelerinin çok ciddi çalışmalara giriştiklerini dile getirdi.

Marmara Ünv. Öğr. Üyesi, Sosyolog, SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Birimi'nde görev yapan Prof. Dr. Nuri Tınaz da dünya üzerindeki illegal yapılanmaların, çeşitli terör örgütlerinin dijital ağlan üzerinden nasıl yapılandıklarını özetleyerek bu hususlarda ciddi çalışmaların yapılması gerektiğine vurgu yaptı.

"Dijital Kültür Özel Sayısı"nı hazırlayan, Hece Dergisi Editörü Hayriye Ünal da dijital kültürün bizi sürüklediği mevcut ortamda "Biz fail miyiz, yoksa edilgen miyiz?" sorusunun önemli olduğuna dikkat çekerek, süreçteki rolümüzü ciddi bir sorgulamadan geçirmemiz gerektiğini işaret etti. Dijital Kültür Özel Sayısı'nı hazırlarken terminoloji konusunda ciddi bir problem yaşadıklarını belirten Ünal, dijital dönüşüm sürecinin kavram kargaşasını sona erdirecek net bir dili olması gerektiğine de vurgu yaptı.

Bu tarz toplumsal ve küresel gelişmelerin altyapısını bilimin ve sanatın oluşturması gerektiğini de ifade eden Hayriye Ünal, "Hem tablet dağıtan değil tablet üreten olmalı; hem de bu sağlıklı üretim stratejilerini ciddi bir ilmî ve sanatsal altyapı ile desteklemeliyiz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Dijital İletişim Müdür Yardımcısı İbrahim Sığın ise bilgi akışından yola çıkarak kuşakların teknolojiyle tanışma durumundaki eşitsizlikten bahsetti. Herkesin bilgi aktarır duruma geldiğini ve yalanın bile kavramsallaştırıldığını belirten Sığın; genç kuşak için de nostaljinin öldüğünü belirtti. "Parmak izinden sonra yüz tanıma da başladı ve bu sisteme girmekten mutlu bir toplumuz!" diyen İbrahim Sığın, sürecin getirilerini iyi analiz etmemiz gerektiğine de vurgu yaptı.

Giresun Tirebolu Ünv. İletişim Fak. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Günseli Bayraktutan da yakınsama ve yöndeşme kavramları üzerinde durarak, "Akıllı telefonlarımız var ama akıllı kentlerimiz yok!" diyerek, aradaki bağlantıları kurmamız gerektiğini dile getirdi.

Marmara Ünv. Öğretim Üyesi ve Uluslararası Sosyal Medya Derneği Gn. Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık da McLuhan'ın 'Global Köy' kavramından yola çıkarak mevcut sistemi özetledi ve bireylerin istedikleri bilgileri paylaşamaması hâlinde de bir suskunluk sarmalının oluştuğunu belirtti. "Dijital emekle birlikte sosyal ağ işçisi olduk." diyen Kırık, sürece uyumlanma hızımızın yükselmesi gerektiğine de dikkat çekti.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fak. Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör ise "Dijitalleşme, kültürel bir süreçtir." tespitinde bulundu ve yeni dönemde izleyici merkezli çalışmaların yerini kullanıcı odaklı çalışmaların aldığını ifade etti. Sosyal medyanın bilgi akışını da hızlandırdığını ifade eden Güngör, sokak ve internet ortamı arasında aktif bir etkileşim olduğunu dile getirdi.


Dijital Dönüşüm ÇALIŞTAYI - Sn. Başkan'ın Demeci.jpg


Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Dijital Hayat Akademisi Direktörü Dr. Bilal Eren de bu alandaki somut araştırmaların sayısının artması ve kamuoyuna da yansıması gerektiğine dikkat çekti…

Araştırmacı - Yazar Dr. Yalçın Koçak ise dijital dünyanın insanın hakikatle, coğrafyası ve tarihi ile olan ilişkisini etkilediğini, çoğunlukla sanal olanın gerçek olana baskın gelmeye başladığını dile getirdi. "Çağdaş insana en son ne zaman bir ağaç diktiniz ya da bir kedi sevdiniz?" diye sık sık sormak lazım geldiğini dile getiren Koçak, sanal var olma biçimlerinin reel hayatla olan irtibatı sekteye uğrattığına dikkat çekti.

Dijital Pazarlama Uzmanı Mustafa Kemal Temel ise sahadan, sektörden gelen bir insan olarak hukûkî denetimsizlik noktasına dikkat çekti ve dijital para bitcoin üzerinden örnek verdi. Ayrıca dijital zemindeki 'hız' olgusunun da insan psikolojisini ciddi anlamda etkilediğini belirten Temel, bu noktayı dengelemeye dikkat etmek gerektiğini ifade etti.

Çalıştay sonunda konukların vurgu yaptıkları noktaları toparlayıcı bir konuşma yapan İAÜ Yeni Medya Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Deniz Yenğin ve İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Özyılmaz ise katılımcılara teşekkür etti.

Akşam yemeği öncesi etkinlikteki son konuşmayı yapan TARMER Müdür Yardımcısı Ayten Çalış ise "dijital dönüşüm" başlığının makro bir başlık olduğunu ve birçok alt başlık açılarak bu alanlara detay verilmesi gerektiğini ifade etti.


"Dünya üzerindeki toplumların ve küresel kitlenin

 dijital dünya üzerinden manipüle ediliyor olması - algı yönetimi",

"istihbarat boyutu ve siber alan",

"günlük hayatların dijital sisteme tam olarak entegre olması

 ve bu sistemde bir sıkıntı olduğunda yaşanabilecek riskler",

"yaşadığımız sanal hayat, internet ortamında üretilen yalanlar

 ve etik değerler alanı",

"bozulan psikolojimiz ve dijital hastalıklar",

"hukûkî denetimsizlik ve dijital suçlar",

"dijital zemindeki kavram kargaşası ve terminoloji eksikliği",

"dijital alanda yapılan akademik araştırmalar

  ile saha arasındaki irtibatsızlık"

gibi başlıkların ayrı ayrı çalışılması gerektiğini ifade eden Ayten ÇALIŞ; "Dijital Dönüşüm Bakanlığı" fikrini kamuoyuna taşımak için çalışan gruplara da işaret ederek bu noktada üretilecek kamusal politikaların önemine dikkat çekti…


Çalıştayda, TARMER'in bir önceki çalıştayı olan 

"Sosyal Medya ve Etik Çalıştayı"nın yayınlaştırılmış hâli 

ve İAÜ Yeni Medya Araştırma ve Uygulama Merkezini'nin bir yayını olan 

"Geçmişten Günümüze Üç Boyutlu Sinema" kitabı 

konuklara takdim edildi…


Çalıştayda Verilen Kitaplar.jpg



ÇALIŞTAYIN BİRİNCİ OTURUMUNU İZLEMEK İÇİN

 TIKLAYINIZ..!


ÇALIŞTAYIN İKİNCİ OTURUMUNU İZLEMEK İÇİN



güncelleme: 19.10.2017 11:47