<img alt="" src="/haberler/PublishingImages/061120181002265613679.jpg" style="BORDER: 0px solid; ">

  60 milyon insan savaş olmadığı halde hayatını kaybetti

  Diplomasi Araştırmaları Derneği Ulusal Güvenlik Strateji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (USAM) ortak çalışmasıyla 'Savaş ve Diplomasinin Değişen Yüzü' başlıklı bir konferans gerçekleştirildi.


<p>​<span style="text-align: justify;">Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca&#39;nın moderatörlüğünde gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını USAM Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şevket Ayaz yaparken, Nişantaşı Öğr. Üyesi Dr. Rüştü Salim Savaş Biçer, Strateji ve Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda, Uludağ Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Barış Özdal da etkinliğe katılım sağladı.&#160;&#160;</span></p><p>&quot;MİLLİ SİLAH SANAYİNİN ÖNEMİ ARTIYOR&quot;</p><p>İçinde bulunduğumuz yüzyılda, değişimin çok yoğun yaşandığını söyleyen USAM Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şevket Ayaz, &quot;Küreselleşme dediğimiz bu olgu, siyasal, sosyal ve kültürel etkilerinin yanında savaş ve diplomasi olgularını da etkiledi. Diplomasi sadece Dışişleri ekibinin yaptığı bir aktivite değil, artık STK&#39;ların, kanaat önderlerinin de destek verdiği bir eylemdir. İkinci Dünya Savaşı&#39;ndan bu yana büyük bir savaş olmamasına rağmen, 60 milyon insan çatışmalarda hayatını kaybetti. Bu nedenle savaşların diplomasi yoluyla önlenmesi çok önemli. Günümüzde savaşların türü de değişti. Ekonomik, siber ve benzeri yöntemlerle savaşlar yapılıyor. Gelişmiş ülkelerin savaşta da diplomaside de başarılı olduğu göz önünde bulundurulursa, milli silah sanayisi daha da geliştirilmelidir&quot; dedi.</p><p>&quot;ARTIK SAVAŞLAR DİJİTAL ORTAMDA YAPILACAK&quot;</p><p>İçinde bulunduğumuz yüzyılın değişimin en yoğun yaşandığı yüzyıl olduğunu ifade eden Uludağ Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Barış Özdal, &quot;Küreselleşme dediğimiz olgu, siyasal, sosyal ve kültürel etkilerinin yanında savaş ve diplomasi olgularını da etkiledi. Diplomasi sadece Dışişleri ekibinin yaptığı bir aktivite değil, artık STK&#39;ların, kanaat önderlerinin de destek verdiği bir eylemdir. İkinci Dünya Savaşı&#39;na kadar olan süreçte klasik anlamda bir savaş ve diplomasiden bahsedebiliriz. 1991 ve sonrasında savaş ve diplomasinin konsepti tamamen değişti. Temel parametrelerin değişimi; uluslararası sistemin değişimi, tehdit ve riskler, karşılıklı bağımlılık olarak üçe ayırabiliriz. Dünyada uluslarüstü örgütler, çokuluslu markalar ve diller üzerinden karşılıklı bağımlılık gelişti. Artık diplomasi ve savaş masa başında veya sahada değil, dijital ortamlarda yapılacak. Bu nedenle dünyayı artık farklı açılardan görmemiz lazım. Algı, savaş ve diplomasiyi değiştirir&quot; ifadelerini kullandı.</p><p>&quot;ANA SEBEP HEGEMONLARIN EGEMENLİKLERİNİ YAYMAK İSTEMESİ&quot;</p><p>Savaş ve diplomasinin tarih boyunca ele alınan iki kavram olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca ise, &quot;Dünya çok kutupluluğa değil merkezliliğe evriliyor. Kutupluluk hegemonik bir yapı gerektirir. Dünya ne zaman hegemonik bir yapıda olmazsa savaş çıkar. Çünkü dünya savaşlarının ana sebebi, birkaç hegemonun egemenliğini dünyaya yaymaya çalışmasıdır. Bugün benzer bir süreci yaşıyor olsak da, teknolojik gelişimi her zaman göz önüne almamız gerekir&quot; diye konuştu.</p><p>&quot;SAVAŞLAR DEĞİŞSE DE&#160;ZARAR GÖRENLER DEĞİŞMİYOR&quot;</p><p>Konuşmasına savaş bölgelerinden zarar gören çocukları gösteren video ile başlayan Nişantaşı Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Rüştü Salim Savaş Biçer de, &quot;Savaşlardan kazançlı çıkan hiç olmadı.&#160;&#160;Aslında zarar görenler, hep aynı. Sürekli bir değişim var. Her şey değişiyor. Sanayi 4.0, 5.0, 6.0 ama değişim olmasına rağmen biz hep sıfırız. Savaşta hep çocuklar, masumlar ağlıyor. Aslında değişenler kıyafetler, teçhizatlar daha ağır silahlar her şey değişse de savaştan zarar görenler değişmiyor&quot; diye açıklamada bulundu.</p><p>&quot;DİPLOMASİ GÜNDELİK HAYATTAN DÜŞMEYECEK&quot;</p><p>Habil&#39;le Kabil arasında dökülen kandan bu yana savaş ve diplomasinin gündelik hayattan ve uluslararası boyuttan asla düşmeyeceğini söyleyen Strateji ve Güvenlik UzmanıYusuf Alabarda, &quot;Savaş gelişmenin motorudur. Nüfus sayımı, düzenli ordu, vergi toplama savaşın toplumlara kazandırdığı hususlardandır. Savaşmadan güçlü olmanın, nükleer gücü temsil etmenin yolu diplomasi masasında güçlü olmaktan geçer&quot; dedi.</p><p>Konferansın sonuna doğru öğrencilerin sorularının yanıtlanmasının ardından panelistlere teşekkür belgesi takdim edildi.</p>

Yayınlandı:
6.11.2018

Kategori:
Gündem

Alt Kategori:
 

Birim:
 

Departman:
 

  Yes